Fikir Ajandam sayfalarına aldığım notların ilki için
seçtiğim bu tek kelimelik başlığın oldukça küt bir başlık olduğunun sizler gibi
bende farkındayım. Biz yolun başındakiler ve hatta daha henüz yola girmemiş
olanlar için hiçbir anlam ifade etmeyen ve hatta “Arzular şelale” repliği ile
bizlere Ekmek Teknesi dizisi
karakteri Gamsız Celal’i hatırlatan bu kelime, Napoleon Hill için “Bütün
başarıların başlangıç noktası” (Başarılı insanın hali başka tabi) olarak
görülmektedir. Arzulamayı zenginliğe
giden yolda atılan ilk adım olarak gören Napoleon Hill’in ne kadar haklı
olduğunu yazımızı tamamladığımızda hep birlikte daha iyi anlayacağız. Düşün ve Zengin
Ol kitabında Napoleon Hill, hayallerin arzu tarafından somut eylemlere dönüştürüldüğünden
bahseder ve ikna da eder. Şahsen ben ikna oldum ve hemen Erken Emeklilik hayalini arzulamaya başladım bile! Pek çoğumuz için
kişisel gelişim klişesi olarak bu
düşünce küçümsense de yazarımız bu iddiasını gerçekleştirecek 6 somut adım
önerisinde bile bulunmuş. Merak eden arkadaşlar kitabı edinerek baştan sonra
okuyabilirler, tavsiye de ederim ama yazılarımda her ne kadar kitaptan
alıntılar yapacak olsam da kitabın değerlendirmesini ileri bir tarihte yapmayı
düşünüyorum. İlk önceliğim Finansal
Özgürlük yolunda atmakta olduğum adımları ajandamda kayıt altına alarak ne
kadar geliştiğimi gözlemlemek.
Arzu etmenin önemi daha iyi anlaşılabilsin diye yaşanmış
örnekler bularak kendimi ikna etme aşamasına gelebilirim. Küçükken çikolata, cips,
dondurma gibi küçük şeyler arzu etsek de en büyük arzuladığımız yeni bir
bisiklet olsun. Tüm arkadaşlarımızda gördüğümüz o güzelim bisiklete sahip
olabilmek için babamızın başının etini her gün ısrarla yeriz. Bu konuda
başarılı olan arkadaşlar işi abartarak Küçük Emrah moduna girer ve konuyu ben
evlatlık mıyım diyaloğuna getirmeyi başarırlar. Genelde bu çabalarımız
ebeveynlerimizin bizden istediği bir takım başarı veya tavizleri yerine
getirerek lehimize sonuçlanır. Burada dikkatli gözler (sanırım biraz kendimi
övüyorum) tarafından kaçmayacak iki ayrıntı bulunmakta. Birincisi biz bisiklet
sahibi olma hayalini arzumuz ile desteklemesek bu girişimlerde bulunmayacağız. İkincisi
ise vereceğimiz tavizin ne olduğu. Taviz verme konusunu pek çoğumuzda kötü
düşünceler çağrıştırsa da durun abartmayın arkadaşlar, çocuğuz henüz
vereceğimiz taviz ne olabilir ki? Daha az TV izle, daha çok ders çalış, akşam
ezanından önce evde ol falan gibi yaşımız kadar küçük konular… Örneği verdikten
sonra kendimde fark ettim ki çocukken istemeyi ne kadar iyi biliyormuşuz! Büyürken
masumluğumuz gibi sahip olduğumuz pek çok güzel davranışımız kaybolup gitmiş…
Her ne kadar konudan
biraz saparak duygusallığa girmiş olsam da arzu etmenin ne demek olduğunu
kendime anlatabilmeyi başardım. İleride ne kadar bu konuya da değinmeyi
planlasam da yeri gelmişken bu fırsatı kaçırmayayım, Pharmaton reklamında Arda
Türkmen’in söylediği gibi “Memnun edilmesi gereken en zorlu eleştirmen kendimiz”
olmalıyız. Bir alıntı daha yaptıktan sonra anladıklarımı Fikir Ajandam
sayfalarına not düşeyim. Madde madde yazayım da gözümden kaçmasın:
- Arzu etmek hayal etmenin şiddetlisidir. Hayallerimin gerçeğe dönüşebilmesi için kurduğum tüm hayalleri arzunun ateşi ile körüklemeli, arzum sayesinde kalbimin beynime hükmederek beynimin ne olursa olsun bunu gerçekleştirmeliyim düşüncesi ile çalışmasını sağlamalıyım. (Anlatmak istediğim kalp beynin önüne geçmeyecek, aşktan bahsetmiyoruz sonuçta)
- Arzu ile şiddetlenen hayaller onlarla yatıp kalkmama neden olacak. Bu da benim yaşam tarzımın bu yönde değişmesine katkı sağlayacak. (Allahtan mantıklı bir şey arzuluyorum)
- Değişen yaşam tarzı, arzu ile yatıp kalkmalar beynimin zahmet ederek daha somut, daha elle tutulur ve daha mantıklı fikirlerle karşıma çıkmasını sağlayacak. (Arzumun finansal özgürlüğümü elde ederek erken emekli olmak olduğunu hatırlatmakta yarar var)
- Son olarak da beynim ile fikirlerini istişare ederek orta yol bulup, bu yola giderken atacağımız adımları kararlaştırmamız gerekecek.
Kitabı okuduğum
günden önce de finansal özgürlük hayalleri kuruyor ve kendimce bir şeyler
deniyordum ama kitaptan sonra eksik davranışlar sergilediğimi, finansal
özgürlüğüme sahip olarak erken emeklilik
hakkı kazanmayı yeterince
istemediğimi fark ettim. Arzunun gücünü kullanmaya karar verdim ve bu
kararımdan sonra boş vakitlerim daha da azaldı. Pek çoğunuzun “Hasta mısın? Kendine
neden eziyet ediyorsun!” dediğini duyar gibiyim. Ah dostlar ah bu finansal özgürlük hayali öyle güzel ki… Özellikle de her geçen gün daha fazla
yaşlandığınızı hissettiğiniz 30’lu yaşlarda! Her ne kadar yapılan araştırma
sonucu 18 – 65 yaş arasını tüm dünya genç olarak kabul etse de buna sakın
inanmayın! Ruhunuz genç olabilir, buna bir şey diyemem. Ama ben 45 yaşımdan
sonra sabah 06:30’da kalkıp evime 18:00’de gelmeyi zorunluluk olarak yapmak
istemiyorum. Tabi ki amacım yan gelip yatmak değil. Ama bunu zorunda olarak
yapmak yerine finansal özgürlüğümü elime alarak kafam eserse bırakıyorum işi
deyip zevk aldığım işi yapsam, devletin bana uygun gördüğü 60 yaşında emeklilik
yerine 45 yaşımda emekli olsam ve 60 yaşımda paraya belki de en çok ihtiyacım
duyduğum zamanda geçinmesi pek mümkün olmayan paraya muhtaç kalmasam fena mı?
Sanırım hala
pek çoğunuz ikna olmadınız. O zaman size finansal özgürlüğümü elime aldığımda
olmak istediğim adam ile tanıştırayım. Adım Atmadan Önce yazımı okuyan
arkadaşlar fark edecektir. Garibin bir tek 2005 model Opel Corsa’sı (benzinli
olduğunu eklemeyi unutmuşum) ve küçük bir miktar altını olduğundan, aynı
zamanda aynı garibin kirada oturduğundan(2+1) bahsetmiştim. Bu nokta neden
önemli, bu nokta referans noktam olacak. Fikir Ajandam sayfalarında
sadece kişisel ve entelektüel gelişimimden bahsedilmeyecek. Erken emeklilik adına attığım bu
adımların bana kazandırdığı maddi getirileri de yazacağım ki yolumun
doğruluğunu kontrol edebileyim, ettiğim başarı ile gurur duyabileyim ve başka
arkadaşlara (Kusura bakmayın öncelik bende) örnek olabileyim. 45 yaşıma kadar devam
edeceğim bu yolun sonunda(daha erken olursa hayır demem) finansal özgürlüğümü
elde ettim diyebilmem için sahip olmam gerekenler;
- Eskişehir’in Vişnelik mahallesinde şık ve kullanışlı 3+1 daire,
- En az bugünkü gelirim kadar çalışmadan farklı yatırımlardan elde edilen pasif gelir (tüm mesele burası, blog amacım bile buna ulaşabilmek),
- Eskişehir’e yakın mesafede en az 2 dönüm tarla,
- Opel Corsa yerine son model Mercedes,
- Dilediğimde çocuğumu özel okula gönderebilme avantajı,
- İsrafa kaçmamak kaydı ile rahat alışveriş hakkı,
- Şimdiki para ile yatırımlardan hariç 1.000.000 TL nakit para.
Hayalimi
gerçekleştirmek için neden yana yakıla arzunun gücünden faydalanmanın yollarını
aradığımı sanırım daha iyi anlatabilmeyi başardım. Pek çok kişi buna gülecek ve
“Hadi oradan, maaşlı devlet memurusun sen! Haddini bil!” diyecektir. Ama istediklerimin
bugüne kadar olmamasının tek nedeninin bunu yeterince istemediğim olduğunu
söylesem ne düşünürdünüz? Eminim ki ufak at, sen kendini ne sanıyorsun
derdiniz. Beni kırmamak için yok canım ne alaka gibi cümleler kurmayın lütfen. Bence
siz bana ve kendinize haksızlık ediyorsunuz. Hayallerimizi arzulu bir şekilde
istememeyi öyle unutmuşuz ki geçmişte sahip olduğumuz ve bizim için çocuk oyuncağı
olan pek çok şeyi elde ederken, hayallerimizi gerçeğe dönüştürenin arzumuzu bize
doğru yolu gösterdiğini göz ardı ediyoruz. Gayet mantıklı konuştuktan sonra şiddetli
bir şekilde her gün daha fazla olacak şekilde finansal özgürlüğü arzulamaya
başlıyorum.
Napoleon Hill,
pek çok başarılı ve zengin iş adamı üzerinde yaptığı gözlemlerden elde ettiği
ilk sonuç olarak zihnin bizim ona tanıdıklarımız dışında hiçbir sınırlamasının
olmadığı olmuş. Ne kadar basit ama düşününce ne kadar mantıklı değil mi? Aranızda
ikna olmayarak bana katılmayanlarınız hala var ise inanmama sebepleri de olayın
bu kadar basit olması. Karmaşık düşünerek beyninize ilave yükler getirmeyin. Kolayına
odaklanın. Yapılan icatlar bile hayatı basitleştirmeye yönelik tasarlanırken sahip
olduğunuz son model işlemcili beyninizi zor yollar arayarak boşa kullanmayın. Halbuki
düşünsenize, dua ederken bile neye inanıyorsak ondan bir şeyler istiyoruz. Şu an
zengin değilsek bunu istemediğimiz içindir. Önce istemeyi bileceğiz, sonra
beynimiz ikna olursa istediğimizi bize verecek. Pek çoğunuz için kendisinden bir
şey istemek saçma geliyor, bunu da biliyorum. Ama bir de şöyle düşünün, ismini
bildiğiniz ve bilmediğiniz tüm insanlar zengin olmayı tutkulu bir şekilde
istedi ve başardı. Ben kendim adına yukarıda saydığım şeylere sahip olarak finansal
özgürlüğümü elde etmeyi, erken emekli
olmayı arzulamaya devam edeceğim. Beynim de bana istediğimi verecek. Ne demişler
“Ağlamayan bebeğe emzik vermezler.” Bu
kadar konuştuktan sonra arzunun gücü
konusunda sizleri ikna edebildim mi? İstediklerimin çok fazla olduğunu mu
düşünüyorsunuz? Yapabileceğimi düşünüyorsanız bana bir yol önermek ister
misiniz? Cevabınızı merakla bekliyor olacağım.
Saygılarımla
Yorumlar
Yorum Gönder